18 Ocak 2012 Çarşamba

birkaç iç sesi/1

ışığı kaybetmiştim ben…tamamen karanlığın, soğuğun, ıssızlığın, yalnızlığın içinde…beni hiç duymadın ilk başta, başka kapılar çalmak zorunda kaldım; hepsi mahkumiyet dolu kapılar. “beni buluşturur musun tekrar ışıkla” çağrısıyla, yakarışıyla, hepsine çaresizce umutlu; her seferinde daha çok acı çektiğim, her seferinde ölesiye hırpalandığım, yaralandığım…

.bir müddet sonra hakettiğime inandım burada yaşamayı, soğuğa ıssızlığa mahkum olarak...mahkumiyete mahkum…tüm  güzelliklerden mahrum…

tam da inandığıma işte buna, sen beni buldun. Önceleri ses etmedim sesine, sustum, saklandım, güvenemedim sana, esasen ışığa çıkmaktan korktum, bunca alışmışken ıssızlığa.  ta ki senin tamamen şefkatte olduğunu hissedinceye kadar, beni hırpalayan ve kendi hapisanelerinde mahkum eden insanlardan beni kurtarıncaya kadar…işte o zaman seslendim ilk başta sadece, sen beni duyup kendimi göstermememe ragmen sevgiyle, şefkatle, kararlılıkla aramayı sürdürünce gösterebildim kendimi…

yaralarımı, acılarımı senden başka kimse bu denli saramazdı ki zaten, bu denli koşulsuzca…şimdi iyileşiyorum…en çok sevdiğim de bunun koşulsuz olması, mahkumiyetsiz, mecburiyetsiz…

hadım edilmiştim ben…;duygularımdan, dişiliğimden, sevgiden, ışıktan hadım edilmiştim, güzelliklerden, aşktan…

herkes yaşar da tüm onları, ben karanlık kuyumda mahkumdum “zan”nederdim…

ama şimdi sana kavuştum, aşktayım koşulsuzca…..